Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

FUTBOLUN GERÇEK RONALDO'SU

Ronaldo denince çoğu insanın aklına Portekizli yıldız oyuncu Cristiano Ronaldo gelir. Fakat bugün biraz da gerçek Ronaldo'dan bahsetmek istiyorum. Hikayemiz Brezilya'nın Cruzeiro futbol takımında başlıyor. Uzun boylu,henüz 17 yaşında,herkesin ilk kez gördüğü bir genç çıkıyor sahneye. İlk sezonunda 14 maça çıkıp 12 gol atıyor. Herkesin dikkatini çekiyor bir anda. Hollanda'nın PSV takımına transfer oluyor. Asıl çıkışını burada yapıyor. 46 maça çıkıp 42 gol atınca Katalan devi Barcelona'nın dikkatini çekiyor bir anda. 37 maçta 34 gol. Sonra Asıl efsaneleştiği yer olan Inter'e geçiyor. Hayatı boyunca yoluna taş koyan tendon sakatlığı ciddi olarak patlak veriyor. Ancak buna rağmen 68 maçta 49 gol atıyor. Sonra her futbolcunun hayali olan,kralın takımına transfer oluyor. Real Madrid'e. Ronaldo kariyerinin zirvesini burada yaşadı. Fakat Ronaldo'yu izlemiş olanlar bilirler ki Ronaldo'yu Ronaldo yapan golleri değil,çalımlarıydı. İri bir adam olduğuna bakmayın,çok

FUTBOLUN ALTIN ÜÇLÜSÜ

 Hepimiz bir zamanlar Barcelona'nın rakip takımlara karşı yaptığı mükemmel pas trafiğini hayranlıkla izlemişizdir. Şimdi biraz eskiye gitmek istiyorum,80'lere. O zamanlar neredeyse herkesin tanıdığı,lâkabı "Sarı Fare" olan bir Hollandalı, Barcelona'nın boşalan teknik direktörlük koltuğuna getirilmişti. Evet doğru tahmin: "Johan Cruyff". Tabi o zamanlar Cruyff iyi bir futbolcuydu. Ama kimse teknik direktörlükte de bu kadar başarılı bir profil beklemiyordu. Cruyff resmen takıma "çağ atlatmıştı". Temelleri o zaman atılan ve hızlı pas trafiğiyle rakibi bunaltan "tiki-taka" ismi verilen bu pas sistemi o zamanlar da başarılı olmuştu. Ama hiç kuşkusuz en başarılı zamanını "Altın Üçlü" adı verilen "Xavi-İniesta-Messi" döneminde yaşadı. 2008-2012 yılları arasında kazanılmadık kupa bırakmayan Guardiola'nın en gözde oyuncularıydı bu üçlü. Çünkü bu üçlü takımın beyniydi. Takımı ne zaman atağa kaldıracağını çok iyi bilen bu